Umarım herkesin Problemleri vardır...
Gönderen
Murat TURAN
zaman:
Çarşamba, Ocak 21, 2015
Siz istediğiniz sürece hayatta herşeyde problem vardır...
Ve siz istemediğiniz sürece, hayatta hiçbir şeyde problem yoktur.
Birinin yokluğunu hissetmeniz yanınızda var olmasını istediğiniz içindir; paranın, aşkın, ya da sağlığın eksik olduğunu düşünüyorsanız sizde daha fazla olması gerektiğini düşündüğünüz içindir.
Bu söylediklerimin benim deliliğimle de, bilgeliğimle de hiç alakası yok...
Basit matematik bu;
PROBLEM = İdeal durum - Mevcut durum
Bu denklem gayet yerinde. Eğer mevcut durum sizin için normalse, idealse ya da yeterliyse problem yoktur. Ancak fark olduğunu düşünüyorsanız, gördüğünüz fark kadar büyük bir probleminiz var demektir. Aza kanaat etmek, ya da elindekiyle mutlu olmak gibi şekillerde de anlatılabilir bu ve hayatınızın her noktasına uygulanabilir. Elinizdekinin kıymetini bilmek ve şükretmek anlamları üzerinden manevi hayatınıza ve dine bağlanabilir. Aşka, sonsuzluğa, varoluşa kadar açabilirim ben bu basit denklemi...
Ama şimdi açmayacağım. Belki ilerde emekli olur da çok aylak zamanım kalırsa can sıkıntısından bir kelimeyi alır onunda çağları, evrenleri ve ruhları dolaşırım. Şimdilik, bu blog için, konuyu iş hayatı boyutuna indirgeyeceğim. Sürekli iyileşme dediğimiz, yalın olmaya çalıştığımız ve yüzlerce kavramla kafamızı karıştırıp sonunda yine eski usül çalıştığımız iş hayatına.
Dünyanın en iyi müdürü, en iyi mühendisi, en iyi işçisi olabilirsiniz. Dünyanın en iyi sanatçısı, şarkıcısı ya da doktoru da. Ama bir sistemden, bir organizasyondan, bir prosesten bahsediyorsanız ve bunu daha iyiye taşımak istiyorsanız çok önemli birşeye sahip olmanız gereklidir: "PROBLEME".
Eğer buna sahip değilseniz, yukarıda saydığım en iyilerden biri olmanız hiçbirşeye yaramaz. Çünkü öncelikle bir idealiniz olmalı ve bu ideal mevcut durumdan farklı olmalıdır. Sonra birlikte çalıştığınız kişileri de o ideale inandırmanız, onların da aynı probleme sahip olmasını sağlamanız gerekir. İşte o zaman bir "probleme" sahip olursunuz ve bunu çözüp yeni bir tane bulana kadar yapacak güzel bir işiniz olur.
Bir ressam için ideal tablo boş bir tuval olsaydı fırçasını sürüp emek harcamasına gerek olmayacaktı. Atatürk için ideal durum tanımı farklı olsaydı, kendi ömrünü savaş ve mücadelede geçirmekle ilgilenmeyecekti. Küçük bir bebek yürümesi gerektiğini hissetmeseydi, binlerce kez düşmesine rağmen bir kez daha denemezdi. Bir idealiniz yoksa probleminiz de olmayacaktır.
Tüm hayatımızda olduğu gibi iş hayatımızda da problemlerimiz var. Hepimizin nefret ettiği, bir an önce kurtulmak ya da azaltmak istediği problemler. Hepimize bir dokunsan bin ah işitirsin. Problemleri problem etmişiz çünkü. Bize göre ideal durum hiç problem olmaması olunca, her problem problem oluyor :)
Çok mu karmaşık anlattım. Şöyle diyelim: aslında bizi sıkan problemler değil, birlikte çalıştıklarımızın aynı problemlere sahip olmaması. Bir üretim müdürü üretimin idealden uzak olduğunu düşünüyor ve değişim, gelişim istiyor olabilir. Ama ekibine göre ortada bir problem yoksa, herşey olması gerektiği kadar iyiyse, ya da ekip idealden yoksunsa ortada bir problem vardır. Benzer şekilde işletmenin geneli için üretim müdürüne göre idealle, Genel müdüre göre ideal arasında fark varsa, "problem" tanımları arasında da fark vardır ve yine, ortada bir problem vardır. Herkes sizinle aynı konuda "problem" görüyorsa ve iyileştirilmesi için çabalıyorsa, o konu çözülüp ideal duruma ulaşılmasa da aslında problem yoktur.
Hayatımda gördüğüm en büyük kenetlenmeler, birbirini kardeşten daha yakın hisseden ve aslında "mutlu" olan insanlar dışarıdan bakıldığında ağır şartlar altında ama ortak bir amaç için çalışıyorlardı.
Sadece kuru ekmek ve üzüm hoşafı içen ve mermilere doğru koşarak giden adamlar vardı ya hani yakın geçmişimizde. Biz onları da neden o mermilere koştuklarını da çok çabuk unuttuk ama onların hepsi, o ağır şartlarda, ortak ve "büyük" bir ideal için birlikte hareket ediyorlardı ve aslında onlar için problem yoktu. Şu andaki bizden çok daha huzurlu olduklarına eminim ben.
Buradaki "büyük" ideal önemli bir nokta. Zira bu denklemin çalışması için "İdeal > Sen" eşitsizliğinin de geçerli olması gerek. Peşinde koştuğun bencilce ve kendi çıkarların için bir ideal değil, senden çok daha büyük ve güzel bir hedefse ve birlikte koştukların da aynı ideali görüyorlarsa sen ölmeden cenneti buldun demektir.
Yaşamayan bilmez, birlikte aynı "problemi" gördüğün bir ekiple çalışmanın keyfi hiç bir maaşla ya da imkanla kıyaslanmaz. İnsan bu ekipleri de hayatı boyunca hiç unutamaz. Burada iyi geçinmek ya da aynı fikirde olmaktan bahsetmiyorum. Aynı ideali görmek ve aynı yönde çabalamaktan bahsediyorum.
Ben iş hayatında organizasyonları bu açıdan üçe ayırıyorum:
Aynı ideali gören insanlardan oluşan, çok nadiren ve genellikle maalesef sınırlı sürelerle kurulabilen rüya takımlar.
Farklı idealler ve mevcut durum anlayışları olan ama yönetsel yetkinliklerle ortak hedefe yönlendirilmeye çalışılan organizasyonlar. 1. ve 3. sınıfa yakın olanlarını sınır kabul ederseniz çok yaygın bir skalada en sık karşılaşılan örgütler bunlardır.
Ve en berbatı ve sıkıcısı; ideali olmayan, o yüzden de mevcudun ne olduğu fark etmeyen organizasyonlar. Çalışanların saati doldurmaya çalıştıkları, kendilerinden de hayallerinden de çoktan vazgeçtikleri örgütler. Bu üçlü arasında aslında en "problemsiz" olanları bunlar. Bazen tüm organizasyon değil ama içinde bulunduğunuz ekip böyle olabilir ve bu tür bir ekiple bir iş yapmak, ölüyle dans etmek gibidir. Tamamen imkansız değildir yani, ama oldukça yorucudur. Bir ölüyle dans etmeyi denerseniz ne demek istediğimi anlarsınız.
Bir yöneticinin odaklanması gereken nokta da bir "problemi" olması ve bunu tüm ekibinin kabullenmesini sağlamasıdır. İnsanları ideale inandırırsanız ve farkı gösterirseniz işlerin ne kadar hızlı ve keyifli çözüldüğünü hayretle izlersiniz. Tüm büyük işler bu tür tutkulu ideallerle yapıldı. Ama sizin dünya barışını sağlamanız gerekmiyor. İdeal OEE oranı ya da ideal iş yapma şekilleriniz de eğer problemi tüm ekibe anlatırsanız çok keyifle gerçekleşecektir. En büyük ve ulaşılması zor hayalden en basit iyileştirmeye kadar herşey bir problem görmek ve çözmek istemekle alakalıdır.
İşte yukarıdaki tüm nedenlerle, umarım hepinizin problemleri vardır.
Umarım hayatta nefes almanızın bir amacı olduğunu biliyorsunuzdur. Ne yapıyor olursanız olun ve şartlar ne kadar zor olursa olsun, idealiniz varsa yürümeye devam edersiniz.
En baştaki formülü unutmayın. Evren için "sizin olmanız = sizin olmamanız" ise matematiksel olarak ölü sayılırsınız...
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
0 yorum:
Yorum Gönder