Hayat Devam Ediyor!


Çok güzel söylemiş Robert Frost. Hayat devam ediyor. Ne yaşarsak yaşayalım, neyin içinden geçersek geçelim devam ediyor. Ederken de bende değişik tatlar, acılar ve deneyimler bırakıyor.

Aslında tamamlanmayı bekleyen iki yazım var. Ama "insan plan yaparken Tanrı gülümsermiş" derler ya, bir anda altüst oldu herşey ve gündemim değişiverdi. Detaylarını ilerleyen zamanda "mutlaka" yazacağım; çünkü bu bloğun konularına çok uyan, ard arda yapılmış bir çok gariplik neticesinde, hiç beklemediğim bir zamanda ve şekilde işten ayrılmış bulunuyorum. Ancak yazının mantıklı olması, bütünü değerlendirmesi ve doğru şekilde çıkarım yapması gerek. Şu an yazarsam duygusal olur. Onu başka zamana bırakalım.

Madem yönetimin yanında hayat ve felsefe de var bu bloğun içinde, ben size biraz bu sıkıntılı duruma nasıl direnmeye çalıştığımdan bahsedeyim. Belki birileri okur da faydası olur. Kimse okumasa da benim için tarihe bir not kalır, ilerde geriye bakıp kendim okurum:

İlk şokun arkasından, genellikle, böyle durumları hayatın dönüm noktaları olarak algılamak ve içimdeki duygunun virajı almaktan kaynaklanan merkezkaç kuvvetinden olduğunu varsaymak eğilimim vardır. Hayatımın her evresinde, her geçiş dönemi kendi virajının sertliğine göre buna benzer duygular yaşatır çünkü. Sonra bir yerlerden bulur ve çok sevdiğim bilge Lao Tzu'nun şu sözünü okurum:

"Tanrı size istediğiniz insanları değil, ihtiyacınız olan insanları verir. Öyle ki, bu insanlar size yardım edecek, sizi incitecek, acı verecek, sizi terk edecek, sizi sevecek ve olmanız gereken insan olabilmenizi sağlayacaktır."

Böylece, olmakta olan ve olacak şeylerin uzun vadede bana faydası dokunacak ama şu an canımı yakan değişimler olduğuna inandırırım kendimi.

Sonra yine Lao Tzu'dan şu söze bakarım:


"Eğer depresyondaysanız; geçmişte yaşıyorsunuz demektir.
 Eğer endişeliyseniz, gelecekte yaşıyorsunuz demektir.
 Eğer huzurluysanız; şu anda yaşıyorsunuz demektir."

Olan olur ve elde kalanlarla hayat bir şekilde devam eder. Tüm yaşananların ardında benim için belirleyici olacak tek şey, tek mihenk taşı, gece evde yatarken vicdan azabı duyup duymadığımdır. Ben çocuklarıma para, malk mülk bırakabileceğimi pek sanmıyorum. Ama benden bir tek şey öğreneceklerse eğer; hayatta dik durmayı ve doğru bildiklerini yapmayı öğrensinler. Birçok kez bunun bedelini mutlaka ödetir hayat, ama her şart altında "omurgasız" olmaktan iyidir. İlkeler ve değerler olmadan yaşanacak hayatın, elde edilecek gelirin ya da mevkiinin benim gözümde hiçbir değeri yoktur.


Adına ister avunmak deyin, ister kendini kandırmak, isterseniz kaza ve kadere yorun, isterseniz  imkansız olduğunu iddia edin; bazen hayat sizin tamamen kontrolünüz dışında gelişir ve bu anlarda yapılacak tek şey kenara çekilip seyretmektir.

Uğur Özmen bir yazısında "Adamın ne olduğu işe girerken değil, işten ayrılırken belli olur." yazmıştı, rahmetli Mümtaz Zeytinoğlundan alıntı yaparak. Aklımda güzel anılar, kazanılmış çok değerli dostlar ve çok önemli bilgi ve birikimlerle kapatıyorum bu defteri.

Bakalım gelecek nasıl gelecek...

0 yorum:

Yorum Gönder

Paylaşın

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

S3