Eleştiri ateşi altında savaş teknikleri...

 Hepimiz zaman zaman birilerini eleştiriyor, zaman zaman da kendimiz eleştiriye konu oluyoruz. Bizimle ilgili bir eleştiri yapıldığı zaman bunu nasıl karşıladığımız ve ateş altındayken nasıl savaştığımız ise kişisel özelliklerimizi yansıtan temel bir karakteristiğimiz.

Bazı insanların eleştiri karşısında çok çabuk parladıklarını, bazılarının aşırı savunmacı tepkiler verdiğini, bazılarının içine kapanarak depresif davrandıklarını biliyoruz. Peki bunları tetikleyen ne? Hangi tavır bizim için, iş başarısı ve yöneticilik temelinde, daha faydalı? Biz bu reaksiyonlardan biri ya da birkaçını gösteriyor ama aslında başka türlü davranmayı daha doğru buluyorsak bu davranışı nasıl düzeltebiliriz?

Öncelikle bu soruların kafama nereden takıldığı ile başlayalım.


Çok kısa bir zaman önce, bana bağlı çalışan iki personelimi ağır şekilde eleştirdim. Çok önemli bir hata yapmışlardı ve bunun beni etkileyen ağır sonuçları vardı.  İkisi de yanyana karşımda durup beni dinledikten sonra birbirlerinden tamamen farklı tepkiler verdiler. Bir tanesi ağlamaklı bir yüz ifadesi ve titrek bir sesle içine kapanırken, diğeri benden daha yüksek bir tonda, o konuyla alakalı alakasız suçlayabileceği herkesi ve herşeyi suçlayarak kendini aklamaya çalıştı. Öyle ki, suçlamalar benim hatalı olduğuma kadar uzanıyordu. Yani utanmasam ben özür dileyecektim neredeyse...

Ben her iki tepkiyi de yanlış bulup üzerine düşünürken, beklenen oldu ve o hatanın artçı sarsıntıları benim de en üst yönetim tarafından çok ağır şekilde eleştirilmem şeklinde gerçekleşti. Kısa süre önce durduğum masanın bu kez karşı tarafında duruyor ve eleştiri alırken içimde duyduğum karmaşık ve sıkıntıları duyguları çözümlemeye ve uygun karşılığı bulmaya uğraşıyordum.

İşte böylece bu konu aklıma düşmüş ve araştırılıp çözülmeye çalışılacak konular listemdeki yerini almıştı. O sıkıntılı an sonrasında verdiğim tepkileri değerlendirdiğimde iç güdüsel olarak ve sanırım tecrübe sonucu doğru yaklaşımı sergileyebildiğimi görüyorum. Ama binlerce kez deneseniz de, ki umarım denemezsiniz, o an duygu durumu hep nahoş ve hata yapıp parlama ve yanlış hamlelerle sıkıntıdan bir an önce kendinizi aklamaya çalışma ihtimaliniz hep güçlü oluyor.

Buradan şu sonuca varıyorum. Eleştiri ateşi altında doğru hamleleri yapıp düşmanı savuşturamıyorsak eğer, bu, o an ki duygu durumunu kontrol edememekten kaynaklanıyor. O halde eleştiri alınca bizi o kadar kötü hissettiren ve bir an önce suçu birine veya birşeye atıp kurtulma içgüdüsü yaratan nedir?

Bize yöneltilen eleştiri üç halde olabilir; tamamen haklı bir eleştiridir, tamamen haksız bir eleştiridir, ya da bu ikisi arasında bir yerdedir. Eleştirinin yapılma amacı da değişkenlik gösterir; kimi yapıcı eleştiridir ve asıl amaç iyiye gitmenizdir, kimi ise doğrudan sadece saldırmak, üzmek ya da kişisel ego tatmini amaçları taşıyabilir. Aslında hangi halde olursa olsun bizi üzmemesi ve sinirlendirmemesi gerekir ama hepimiz biliyoruz ki gerekmesi olmasını engellemiyor.

Bir eleştiri karşısında bizi üzen ya da kızdıran aslında eleştirinin kendisi değil. Daha doğrusu, dışarıdan gelen eleştiri değil. Bizi üzüp kıran ya da o kontrol edemediğimiz duygu durumunu oluşturan bizim kendi beynimiz. Kendimizle ilgili beğenmediğimiz yönler var. Hatalı olduğumuzu düşündüğümüz davranışlar, mükemmel olamadığımız birçok durum var. İnsan olduğumuz için zayıflıklarımız, güvensizliklerimiz, tembelliklerimiz, haylazlıklarımız var. İşte bizi asıl yaralayan şey dışarıdan gelen eleştirinin bizim iç eleştirimizi tetiklemesi ve şiddetini arttırması.

Bunu hemen bir dizi düşünsel hata izliyor. Otomatik olarak eleştirinin doğru olduğunu kabul ediyoruz. Mantıklı gerekçeler olmaksızın hata yaptığımız sonucuna varıyoruz. Eleştiriyi genelliyoruz, sanki hatadan ibaretmişiz ve yaptığımız hiç iyi birşey yokmuş gibi. Sonuçlarını büyütüyoruz ve onu hayatımızın merkezine getiriyoruz. Hatasız olmamızın gerektiği ve bu eleştirinin ne kadar aptal ya da beceriksiz olduğumuzun bir kanıtı olduğunu kabul ederek kendimizi etiketliyoruz. Bunların sonucunda da depresif ve içe kapanık eleştiri tepkisini oluşturuyoruz.

Ya da, kişisel mükemmelliğimize yapılan bu saldırının failini ya da ona gücümüz yetmiyorsa bulduğumuz diğer failleri bize saldıran açık düşmanlar olarak etiketliyor, hiçbir şekilde bir hata yaptığımızı kabul etmiyor ve bunu agresif şekilde yaparak saldırıyı savuşturmaya çalışıyoruz. Çünkü aksi, mükemmel olmadığımızın hatta değersiz ve hatalı biri olduğumuzun itirafı gibi geliyor bize. İşte bu düşünce yanlışları dizisi de saldırgan savunucu çalışanın davranışının altında yatanlar.

Her iki düşünce ve davranış seti de, ki bunlar birbirini izliyor zaten, temel mantık hataları içeriyor ve her ikisi de uzun vadede ilişkileri zedeleyip bizi kaybetmeye mahkum bırakıyor.

Peki kazanan çözüm seti ne?

Her ikisini de yapmamak.

Ben ne hata yapması mümkün olmayan tanrısal bir kişiyim ne de her yaptığı hatalı olan değersiz bir adam. Ben ikisinin arasında bir yerdeyim. Eleştiri aldığınızda tavsiye edeceğim ve bence yöneticiniz tarafından da takdirle karşılanması olası çözüm şöyle;

* Önce soru sorun ve anlamaya çalışın. "Böyle düşünmenize sebep olan nedir?", "Tam olarak neyin yanlış olduğunu düşünüyorsunuz?, "Neden böyle düşündüğünüzü bilmek istiyorum" gibi. Bu doğrudan saldırgan ya da depresif otomatik tepki yerine problemi detaylı anlama ve karşıdakinin tam olarak neye kızdığını bilmeye çalışmaktır. Sadece bu bile karşı tarafın ateşini biraz düşürür.

* Konuyu sorularla açıp detaylandırdıktan sonra varsa geçerli nedenlerinizi kimseyi suçlamaya ve suçu birine yıkmaya çalışmadan açıklayın. Konudaki sorumluluğunuzun farkında olduğunuzu belirtmek önemlidir.

* Tartışmayı mutlaka çözüm önerisi ile bitirin. "Peki, haklısınız, bunun tekrarlanmaması için dilerseniz şöyle yapalım", "Ne demek istediğinizi tam olarak anladım ve özür diliyorum, bundan sonra şu şekilde yapacağım ya da " Sanırım haksız eleştirildiğimi siz de takdir edersiniz ama ilk bakışta bu şekilde algılamanız gayet doğal" gibi zarif bir şekilde karşı tarafın hatalı olduğunu da vurgulayabilirsiniz.

İlk tepkinizin kontrollü ve özgüvenli olması size 2. adımda seçim yapabilmek, hatanızı kabul edip çözüm tarafında olmak ya da nazikçe haklılığınızı sorularla göstermek gibi seçenekler sunar. Aynı zamanda sizi eleştirene de çok olumlu mesajlar iletir. Ağır bir eleştiri toplantısından bile zaferle çıkabilirsiniz.

Ama hepsinden daha önemlisi, siz kendinizi aşağılamamış ya da abartmamış olursunuz ki bu karakter olgunluğunun ve oturmuş bir kişiliğin göstergesidir bana göre.

Elbette diğer tüm davranışsal disiplinler gibi ağır eleştiri ateşi altında iken sakin kalmak, yukarıdakileri yapmak ve içinizdeki o ezberlenmiş duygu durumunu değiştirmek kolay iş değil. Ancak farkında olduğunuz sürece kısa sürede değiştirmeniz de imkansız değil. Özellikle yönetimin üst kademelerine çıktığınızda öğrenmeniz ve birlikte yaşamak için formüller geliştirmek zorunda olduğunuz şeylerden biridir eleştiriler. Yönetim kurullarında genellikle sebepler değil doğrudan sonuçlar konuşulur ve yine genellikle eleştiriler direk ve perdesiz gelir. Birçok durumda da sorumlu olduğunuz fonksiyonların tamamının problemleri nedeni ile eleştiri ateşine siper olmak zorunda kalırsınız. O an alt kademe çalışanlarını suçlayarak sıyrılmaya ya da duygusal tepkiler vermeye kalktığınız an bence bittiğiniz andır. O yüzden geliştirilmesi çok önemli bir özelliktir eleştiri ateşinde savaşma teknikleri.

Ben hem kendimi, hem de tüm çalışanlarımı ve amirlerimi eleştiri karşısındaki tavırları açısından dikkatle takip ediyorum. 3. yolu seçebilen olursa öncelikle saygıyı sonrasında ise mutlaka yönetici koltuğunu alacağını size garanti edebilirim.

Winston Churchill eleştiri için güzel bir benzetme yapmış: "Eleştiriyi istemeyebilirsiniz ama mutlaka gereklidir. Eleştiri insan vücudundaki ağrı gibidir, dikkati sorunlu, sağlıksız bölgeye çeker."

Son yolu seçebilen çalışanlarınız varsa onları elde tutun, diğer yoldan gidenlere ise yerinizde olsam önemli yöneticilik pozisyonlarını vermezdim.


http://www.hongkiat.com/blog/give-constructive-criticism/
http://positivitytoolbox.net/how-to-deal-with-criticism.html
Ş.


0 yorum:

Yorum Gönder

Paylaşın

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

S3