İnsanoğlunu anlamak zor.
Bu kadar pisliğin, vahşetin ve şerefsizliğin de, bu kadar muhteşem sanat eserlerinin, müziğin, sevginin, aşkın da aynı varlıktan çıkabiliyor olmasını Tanrı'nın bir mucizesi sayabilirim sadece.
Bir insan hangi ahlak düzeninde, hangi dini emre uyarak, hangi amaç ya da yüksek ülkü için habersiz, masum birini katledebilir anlayamıyorum. Bir insan beyni bunun için nasıl şartlandırılır, hangi ilaç, hangi uyuşturucu bunu yapabilir anlayamıyorum. Bir insanın beyni çocukluğundan itibaren yıkansa bile, tam o tetiği çekecekken, insanlığı ve vicdanı devreye giremez mi? Allah tarafından bu kadar duygu ve algıyla yaratılmış insan, sebep olduğu tarifsiz acıyı görmezden gelebilir mi?
Gelebiliyor demek ki.
Habil ve Kabilden beri bu kalleşlik hiç bitmedi dünya üzerinde. Bu çıkar belası öyle bir illet ki, Allahü Teala'nın en üstün varlık olarak yarattığı insanoğlunu en aşağılıktan da aşağılık bir mahlukata çevirebiliyor. Öyle tatlı ki elde etmeyi umdukları o para ve kudret, sanki birkaç milyon yıl daha yaşayacaklarmış gibi davranabiliyorlar.
Be ey aptaldan da aptal olan. Ahmakların en önde gidip bayrak taşıyanı. Bırak inandığın saçmalıkların gerçekleşmesini, bu dünyanın tamamını mülküne geçirseler ve bir o kadarını da yanında hediye etseler, yaşayacağın en fazla bir 40 yıl daha. Tek bir ümidi kırmak, tek bir kalbi parçalamak veya tek bir canı almak için ödediğin bedeli bilseydin, ah keşke bilebilseydin, yıldızlar kadar canın olsa feda ederdin o vebali almamak için.
"Allah yarına bırakır ama yanına bırakmaz..."
Aklıma mukayet olan ve çıldırmamamı sağlayan inanç bu benim. Gücümüz yetmese de, bir gücü yetenin olduğunu bilmek ve onun asla ve asla adaletten şaşmayacağına, mutlak surette hesap soracağına inanmak iman eden insanın emniyet sübabı, hayat sigortasıdır.
Yüz bin kere lanet olsun paranıza da mülkünüze de. İddia ettiğiniz tüm haklara, edindiğiniz tüm imkanlara lanet olsun. Petrolünüze, doğalgazınıza altınınıza, elmasınıza lanet olsun.
Ama bize de lanet olsun.
Sustuğumuz için...
Kolay yoldan para kazanma aşkı ile yanıp tutuştuğumuz için.
Tanıdıkları araya sokup iş halletmeyi, nüfuzu olanın imtiyazlı olmasını normal kabul ettiğimiz için lanet olsun...
Bilimi bırakıp pisliğe, hurafeye tapmaya başladığımız için...
Beş para etmez akıl yoksunu adamları "şeyhim, hocam,ağam, paşam" deyip kafamızda tuttuğumuz için...
Kur'an-ı Kerim bize OKU demesine rağmen hiç okumadığımız için...
Günde 5 kez papağan gibi tekrarladığımız ilkeleri anlamadığımız için lanet olsun...
Ve Allah'ın "Lanetim aklını işletmeyen toplulukların üzerine olacaktır" vaadi hak olurken şaşırdığımız için lanet olsun...
O ölen her masumun, her şehidin kanında vebalimiz var. Hiç öyle dış mihraklar filan aramayın çevrenizde. Müstehak olduğumuz şeyi yaşıyoruz hep birlikte.
Dış mihraklar bizimle uğraştığı için bu durumda değiliz biz. Bu durumda olduğumuz için dış mihraklar bizimle uğraşabiliyor. Bağlantı doğru ama algı ters bizde. Sen bilimi referans alarak güçlen, ülke menfaatleri için yatırım yap, eğitim seferberliği ilan et; bak bakalım senin ülkende kimse bomba patlatabiliyor mu?
Bırakın artık bu mazlum ve zavallı edebiyatını. Bal gibi biz sorumluyuz işte başımıza gelenlerden. Çoğunlukla da sustuklarımız nedeniyle sorumluyuz...
Mevlananın dediği iddia edilen bir söz var; o söylememişse de kim söylemişse ağzına sağlık:
"İslamiyeti, menfaatçilerden, takiyyecilerden ve yobazlardan koruyun. Aksi taktirde, koruyamazsanız, insanları "o" islamiyetten koruyun"...
Hadi oturalım şimdi hep beraber kalktığımız yere. Teröre lanet demeçleri, şimdi her zamankinden çok birleşme zamanı geyikleri, yetkisiz yetkililerin hepsi tıpatıp aynı açıklamalarını dinleyelim. Ateş yine düştüğü yeri yaksın ve bir sonraki patlamaya kadar din adına hurafenin, vatanseverlik adına vatan hainliğinin bizi yavaş yavaş nasıl yediğini izlemeye devam edelim.
En sonunda da yeniden olan bitene şaşırır ve döngüyü tamamlarız...
Aptal, tembel, duyarsız ve korkak olduğum için ölen tüm masumlardan ve şehitlerden özür diliyorum. Ölmek mi iyi kalmak mı, onu ben de bilmiyorum...
0 yorum:
Yorum Gönder