Hepsi çok değerli insanlardı ve işlerinin erbabıydı. Onlara yetişmiş ve birşeyler öğrenmiş olmayı her zaman büyük şans olarak addederim. Hepsinin ortak özellikleri; yaptıkları işte çok deneyimli olmaları, olası tüm problemleri beyinlerine kazımış olmaları, ki buna tam otomatik FMEA diyebilirsiniz ve işlerini severek layıkıyla yapmalarıydı. Ancak tüm bilgi ve deneyim onlarda toplanıyor, yoklukları büyük problem yaratıyordu. Birçoğu bu nedenle emekliliklerinden sonra da danışman olarak büyük işletmelerde tutuldular. Zira böyle bir birikimi yeniden oluşturmak işletme için imkansızdır.
Sonra teknoloji değişti; artık tüm hesaplamalar bilgisayarda, aklınıza gelen her iş için; kesici takımlar için, ölçme sistemleri için, tezgah teknolojileri için vs. vs. uzmanlaşmış firmalarla işinizi halledebiliyorsunuz. Üretim sistemi yöneticisinin artık katalogları ezberlemeye, tüm tezgahları tanımaya, tüm parametreleri bilmeye vakti de yok, ihtiyacı da. Çünkü öncelikle bilginin miktarı ve çeşidi çok arttı. Bir insanın layıkıyla hakim olması için çok niş bir aralığı seçip hayatını o konuya adaması gerekli. Bunu yapınca elde edilecek uzmanlık seviyesi de yine çok sınırlı bir alıcı aralığı bulabiliyor pazarda. Dolayısıyla bir takım başka yetkinlikler ön plana çıkıyor.
İyi yönetici olmak, doğru soruları sormak, yeniliklere açıklık, bilgi paylaşımı ve iletişim!
Bunların hepsi ile ilgili bu blogda yazdım da yazacağım da. Ancak özellikle vurgulamak istediğim önemli bir nokta var:
İçinde yaşadığımız çağın bilgi çağı olduğunu, bilginin çeşidinin de miktarının da çok kısa bir sürede çok fazla arttığını kabul ediyorsak, bu çağda olmanın bazı gerekliliklerini de yerine getirmek zorundayız. Bilgiye mümkün olan her kaynaktan ulaşmaya çalışmak ve hiçbir zaman yeterli bilgiye sahip olduğumuzu düşünmemek bunlardan biri. Ayrıca giderek daha önemli bir bilgi kaynağı olan bloglarla ilgili bakışımızı da değiştirmek zorundayız. Zira blog yazarlığı yeni neslin kendini ifade yollarından birisi ve binlercesinin arasında gerçekten aranan konuya özgü olan değerli blogları yakalamak mümkün. Bu blogların bir başka özelliği ise, tıpkı şu an okumakta olduğunuz gibi, büyük çoğunluğunun kişisel gayretle ve ticari kaygıdan uzak hazırlanması. Bu, diğer bilgi kaynaklarına nazaran daha profesyonellikten uzak ve ilkel tasarımlı olsa da, genelde içten gelen duyguların, gerçek fikirlerin ve ticari kaygı duyulmadan hazırlanan içeriklerin olmasını sağlıyor.
Bloglar haricinde, yine onlar gibi konuya odaklı ve ticari kaygısı olmayan paylaşım forumları da bir başka dikkat çekici kaynağı oluşturuyor. Özellikle pazarlama , müşteri ilişkileri yönetimi gibi konularla ilgilenenlerin, bu forumların tüketici algısına ve satın alma kararına ne kadar etki ettiklerini görmeleri gerekiyor.
Sosyal paylaşım sitelerine de değinmeden geçmeyelim. Nasıl bir güç oluşturabileceğine ve yeni nesil için ne kadar önemli olduğuna yakın zamanda hep birlikte şahit olduk.
Bu kadar kaynak, bu kadar çeşitlilik önceki yıllara nazaran birçok açıdan harika birşey. Artık derin bilgili uzmanları arayıp bulmak ve ağzından laf almaya çalışmak zorunda değilsiniz. Teorik tüm bilgi parmaklarımızın ucunda bulunmayı ve talep edilmeyi bekliyor. Ancak milyonlarca kafadan ses çıktığını ve ciddi bir bilgi kirliliği ihtimalini de unutmamak gerek.
Ben bu bloğa neden başladığımı, "Hoşbulduk" yazısında kısaca özetlemiştim. Harcanmadan duran paranın, hiç gitmediğiniz yazlık evin, paylaşmadığımız bilginin anlamsız olduğunu düşünüyorum.
O yüzden herkese tavsiyem, kalkın ve sınırsız bilgi dünyasının farkına varın. Bir blog açın, bir foruma üye olun ya da birilerine bilginizle karşılıksız yardım edin ki aynı zamanda doğru bilginin yayılmasına ve ortak aklın biçimlenmesine de bir katkınız olsun.Statik olma devri geçen yüzyıl kapandı. İşlenen ve dönüşüp bir başka hal alan bilgiye, mülke, paraya değer vermek gerekiyor. Yerinde duranın yoktan farkı yok artık!
O halde yazının başında girişini yaptığım kendi "İyi yönetici" yetkinlik listemi artık yazabilirim:
- Nasıl emredileceğini değil, nasıl doğru sorular sorabileceğini öğren
- Yeni bilginin bir sonu olmadığını ve bunun ulaşılacak bir amaç değil, hayat boyu bir süreç olduğunu kabullen
- Ne biliyor olursan ol, bir vasıta ile karşılıksız paylaş
- Bilgi bolluğu ve imkan çeşitliliğinin keyfini sür
- Şu ana dek öğrendiğin herşeyin değişebileceğini, farklılaşabileceğini, iyileşebileceğini bil
- Herşeyi bilen tek insan olmak sıkıcı ve hataya çok açıktır; onun yerine her şeyi bilenleri bir araya getirip sürekli öğrenerek iyileştiren adam ol.
- Birlikte çalıştığın insanların gelişimine katkın olsun, senden öncesiyle, senden sonrası arasında bir farklılık olmalı
- Ne iş yaparsan yap, kazanmak değil, değer katmak üzerine yoğunlaş
- "Neden" sorusunu sormadığın hiç bir iş yapma!
Ne demişti Uğur Mumcu : "Bilgi sahibi olmadan, fikir sahibi olmayın!" ( Cumhuriyet, 10 Ağustos 1992)
Yeni nesille ilgili, bloglar, sosyal paylaşım siteleri, bilgi çağı ve yeni trendlerle ilgili fikir sahibi olmadan önce bilgi sahibi olayım diye burdayım ben, çok çok az kişiye ulaşabileceğini bilsem de yazmaya devam ediyorum. Bir gün birisinin küçücük bir işine yararsa ne ala. Ben yazdığım herşeyi daha iyi anlayarak faydalanıyorum zaten...
0 yorum:
Yorum Gönder